5 Mayıs 2017 Cuma

Serhan Abi

2013 yılı Mayıs ayında Philip Morris için girdiğim mülakatta tanıdım ilk kez “Serhan Tekin”i. Ben işi almak için o kadar çok heyecanlıyken, sanki o da karşımda benim kadar heyecanlıydı. Mülakat için önceden hazırlık yapmış, kanunen kabul edilmeyen giderlerden, indirilemeyen katma değer vergilerinden sorular hazırlamış, bunları heyecanla sorarken, yanıtlarımı da merakla dinliyordu.

Sonra 1 Ağustos 2013 geldi ve resmen “Serhan Bey”e direkt bağlı olarak çalışmaya başladım. Çok geçmeden “Bey”i kaldırıp “Abi” olarak güncelledik. “Serhan Abi” o döneme kadar hayatıma girmiş yöneticilerin en farklısıydı. Her şeyden önce o kadar komikti ki odasından çıkıp verdiği kısa teneffüs aralarında hepimizi kendine özel espri bombalarına tutardı. “Birlikte güldüğünüz insanların değerini bilin” derler ya, Serhan Abi ile çalışıncaya kadar hiçbir amirimle bu kadar çok gülmemiştim. Bırakın amiri, kendi özelimi birine anlatırken kendimi hiç bu kadar rahat hissetmemiştim. İşi arkadaşlıkla o kadar iyi dengeliyordu ki, ne fabrikada gece yarısını görmek, ne de Alsancak’ta denetim firmasının ofisinde IFRS kayıtları için kafa patlatmak insana fazla mesai gibi gelmiyordu. Beraber geçen üç buçuk yılda güzel hatıralar biriktirdik. Öyle hatıralar ki buraya yazsam konuyu bilmeyip de okuyan biri yanlış şeyler düşünür mü diye çekinmeden edemiyorum…

O hep “iyi”, “bonkör”, “komik”, “karizmatik”, “çağdaş”, “saygılı” (bu güzel sıfatlar uzar gider) bir ADAM’dı. Bununla beraber çocukla çocuk olmasını da iyi bilirdi. Okan’ın geride kalan üç yaş gününde de curcunanın içinde onun en iyi oyun arkadaşı olmayı başardı.

Dile kolay, öncekiler hariç, yaklaşık yirmi beş yıl aynı kurumda yüksek dikkat gerektiren sorumluluklarla çalışmak oldukça yıpratıcı bir iştir. Bir de yola beraber çıktığın arkadaşların teker teker gemiden ayrıldıysa sen de gemiden ayrılmayı, bir de sakin limandaki hayatı tecrübe etmeyi istersin. İşte Serhan Abi de şimdi yeni bir deneyim için aramızdan ayrılırken, o klasik “yeni bir beyaz sayfayı açarken” ben de onu yeni hayatına yolcu etmenin hem burukluğunu hem de mutluluğunu yaşıyorum. Ama şunu da biliyorum ki, Philip Morris bana yalnızca bir amir, bir iş arkadaşı değil, gerçek bir “Abi” kazandırdı ve biz güzel hatıralar biriktirmeye devam edeceğiz… Hep “keh keh” diye gülmen dileğiyle Serhan Abi…
Ofiste Son Gün

Çiğ Köfteli Doğum Günü Partisi

Biz Daha Çoook Sir Winston'a Gideriz...
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Google adsense

Analytics